Palamutbükü ve Datça Gezi Rehberi ve Balayı için Tercih Sebepleri

thumbnail

Balayında Datça Turu – Palamutbükü, Mesudiye Datça

Merhabalar, balayımızda nerelere gitsek neler yapsak diye düündük ve Datça’yı gezmeye karar verdik. Bu yazımızda Datça’da nerelere gittik nereleri gezdik onları kaleme alacağız. Sizler de o taraflara gitmeye karar verirseniz, belki yardımı dokunur diye bir şeyler paylaşmak istedik. Biz planımızı Datça merkez olarak yapmadık. Balayı planımızı önceden ayarlayarak Mesudiye Köyünde yapma kararı aldık. Bakalım neler yapmışız nasıl geçmiş görelim 🙂

Yola Çıkış Başlasın

1 Ağustos’da yola çıktık. Saat 09.25 uçağıyla İstanbul’dan Dalaman’a gittik. 10.30’da uçak Dalaman’a indi. Havalaaından Datça’ya gidecek olan araç saat 13.00’daydı. Biz de Dalaman merkeze gittik. Bayram dolayısıyla her yer kapalıydı neredeyse. Merkezde bir tur attık ama pek bir şey yoktu zaten. Yeşil Karadeniz Unlu Mamullleri diye bir pastanede oturduk. Ürünleri güzeldi. Biraz dinlendik çayımızı içtik. Ve aracın şöförü bizi arayarak havalanından kalktığını söyledi. Biz de araca doğru gittik. Ve Datça’ya doğru hareket başladı. Yol epey uzun sürdü. Elbette pandemi dolyısıyla maskeli yolculuk çok daha uzun geliyor diyebilirim. 2,5 saatte Datça’ya geldik.

Planımızı Palamutbükü diye yapmıştık ama biz 2 gün erken çıkalım dedik balayına. Bu süre içinde Palamutbükü’nde bir yer ayarladık kendimize.

Datça’dan Palamutbükü aracına bindik saat 16.00’da. Palamutbükü Datça arası yaklaşık 40 dakiak sürdü. Minibüsten sahilde inip kalacağımız pansiyona gittik.

Odamıza yerleştik ve hemen giyinip kendimizi sahile attık. Plaj pansiyona 50 mt uzaktaydı. Eğer Palamutbükü’nde pansiyonda kalıyorsanız, pansiyonların plajda kendi şezlong ve şemsiyeleri var. Oralardan ücretsiz bir şekilde yararlanabiliyorsunuz. 20 dakikada bir uçtan bir uca yrüyebileceiniz bir plajı mevcut. O gün laja gitmeden önce kaldığımız yerin yanında bir şeyle yedik. Bir şeyler dediysem menemen yedik. Fiyatı oldukça yüksek ve mekanda çok iyi değildi. Ama yolun yrgunluğu ve acıktırması gitmiş oldu diyebilirim.

Akşam sahilde dolaştık bir barda oturup dinlenmeye devam ettik. Güzel müzikleri olan bir yerdi. Biraz takıldık ve kaldığımız pansiyona döndük. Pansiyon odası geçici bir oda olduğu için standart oda tutmuştuk. Oda fena deildi ama daha iyi olabilirdi. Ama çok çok daha iyi odalarında kaldık. Oraları ileride anlatacağız.

İşte şimdi dinlendik ve yeni bir gün başlıyor

Sabah 10’da kahvaltı vesaire derken palaja doğru gittik. Tüm gün pladaydık. Eee balayı sonuçta, dinlenmeye geldik 🙂

Gündüz akşam oturmak için Sahil Cafe’de yer ayırdık. Bir şeyler yemek ve içmek için.

Ve akşam olunca yer ayırttığımız Sahil cafe’ye geçtik. Cafe gibi bir yer aslında ama çalışanlar çok kibar ve çok ilgili. Burada oturduğumuz için çok memnun kaldık. Hatta daha sonradan her gördüklerinde kahve ısmarlayalım diyorlar. Çok ilgili bir öğrenci arkadaş vardı. Kendisine teşekkür ediyorum tekradan. Fiyatları da çok uygun bir yer.

Ve artık Mesudiye’ye gidyoruz

Sabah ayrılık vakti geldi. Palamutbükü’ni çok sevsekde taksiyle Hayıtbükü’ne doğru yola koyulduk. Hayıtbükü ile Gabaklar Plajının oraya vardığımızda taksiden indik. Taksici Gürkan Abi aklı bizde kalarak numarsının bize bıraktı. Ne zaman ihtiyacınız olursa arayın ve kendinize iyi bakın gençler dedi. Sanırım epey ıssız bir yerde bıraktı 🙂

Ve işte başlıyor…

Uzun yoldan vadiyi dolaşarak tepeye çıktık. Karşımıza hangi hayvanlar çıkacağını merak ederek; 2 sırt çantası, 2 şapka ve 2 terlikle trekkinge devam 🙂

20 dakikada kalacağımız eve vardık. Ev tepenin sonunda Gabaklar Plajı manzaralıve ıssızlığın ortasındaydı. Evi ilk gördüğümüzde çok sevdik. Benbeyaz; beyaz kireçle sıvanmış, neolitk bir ev izlenimi uyandırıyordu. Kaldığımız kulübeyi sevdik. “Mistik banyosu”, elle yapılmış yatak yükseltisi, tek renk beyaz aydınlığı çok güzeldi. Bunun yanı sıra tuvaletin manuel sifonu (kova ile su boşaltma), yılanların kolayca kullanabileceği giyinme odası (Sümeyra gayet orjinal buldu, rahatsız olmadı) ve çömlek lavabonun üstünde sevimli küçük tarantula 🙂 Şaka şaka acızık küçük bir örümcekti.

Bunlar haricinde güzel derken ev sahibinin bizi mutfağı gezdirmesi ve Sümeyra ile bakışımız unutulmaz bir andı. En azından mutfağın ve mutfak gereçlerinin temiz olması bizim için yeterli olurdu.

Sümeyra mutfak dışında evin doğallığından memnundu 🙂

Buraya uzun bir yoldan yürüyüp çıksak da; ev sahibinin kestirme bir yol olduğunu söylemesi ile içimiz rahatladı. Üstümüzü değiştirip plaja doğru patika yoldan geçireceğimiz 7 günün hayalini kurarak yola devam ettik. Patika biraz dikenlerle başlasa da yine de moralimizi bozmadık. Aşağıya indiğimizde (ter içinde ve bacaklar diken çizikleri) sadece birbirimizle bakıştık.

Düşündüüğümüz tek şey bu yolun çıkışıydı. Bunun gecesi var, gündüzü var, kurdu var, kuşu var. Tüm ihtimaller aklımızdan geçiyordu.

Aşağıda yemek yiyip sakin kafayla bir acil durum planı yaptık ve tatil planımızı 1 gece Mesudiye’de (bu evin tadını çıkartarak) 4 gece Palamutbükü ve 2 gece Datça merkez  olarak değiştirdik.

Gabaklar Plajının denizi ve Hayıtbükü’nün plajını çok sevmedik. Belki dalgadan, belki hava şartlarında su berrak gelmedi. Hayıtbükü’nde sadece 1 market var, çok güzel ve oturulacak pek yer de yoktu.

Akşama kalamadan tepedeki evimize doğru yola çıktık.

Malum kurdu var, kuşu var 🙂 Evimizde o gece keyifli bir zaman geçirdik.

 

4 ağustos olmuş bile 🙂

Sabah 10.00 gibi kaldığımız yerden ayrıldık. Taksici Gürkan Abi’yi aradık aşağıda. Bizi almaya geldi ve tekrar Palamutbükü’ne bıraktı. Gürkan Abi’yi gelmeden biz Masal Gibi adlı bir yerde kahvaltı yaptık. Güzel bir yerdi Tavsiye ederiz.

Liman Pansiyon’a yani dün ayrıldığımız pansiyona geldiğimiz zaman bizi aynı sıcaklıkla karşıladılar ve bize daha güzel bir oda verdiler. Gerçi bu odada 2 gece kalıp başka daha güzel bir oda vereceklerini söylediler.

Akşama kadar Palamutbükü’nün en batısındaki limanın yanındaki küçük koyda dinlendik ve denizin keyfini çıkardık. Deniz iyiydi be.. Denizin altı kum olmasına rağmen çok renkli görüntüler verdi bize. Örneğin bir kaplumbağa gördük.

Bu arada akşam yemeği için Liman Pansiyon’da yer ayırttık, Erkol Abi’nin nefis deniz ürünlerinin tadına bakmak için. Akşam bizim için güzel bir masa hazırlamışlardı. Zeytnyağlı tabağı ve kaya levreği  söyledik. Zeytinyağlı tabağının içeriğini videodan izleyebilirsiniz.

Kaya levreği taş fırında odun ateşinde enfes bir şekilde pişmişti. Yanında patatesleri, biberleri ve domatesleri ile çok güzel duruyordu. Kaya levreği önce masamıza geldi ve güzel bir sunumla tabağımıza servis edildi. Ve şimdiye kadar yediğimiz en güzel balıktı. Balığı pişiriken ayrıca balığın sırtına yerleştirdikleri bademlerin lezzeti de nefisti. Balık iyi pişsin diye balığın ağzına biber yerleştirilmiş. Akşam yemeğimiz kaya levreği, zeytinyağlı tabağı, birer duble rakı ile toplam 400 TL gibi bir rakam geldi. Kesinlikle önereceimiz bri lezzet ve bir restoran. Hem kalmak için hem akşam yemeği için tercih edebilirsiniz.

Palamutbükü’nde Tekne Turu

Bir önceki günden yer ayırttığımız tekne turuna gittik. Tekne turu fiyatı yemekle beraber fiyatı 150 TL. Yemeksiz 100 TL. Saat 10.00!’da tekne hareket etti. Tekne turu saat 17.00’da bitti. Gezdiğimiz koyların listesi aşağıdadır.

Listesini bulamadık. Elbette o zaman da not almadık. Fakat güzel ve berrak koylardı. Bir tek Knidos gezisini hatırlıyoruz.

Knidos tarihçesini detaylı incelemek isterseniz https://tr.wikipedia.org/wiki/Knidos linkinden okuyabilirsiniz.

Tekne Gezisini Badem Tur’la yaptık. Koyları ve Knidos tarihçesini bize detaylı bir şekilde ve güzel bir şekilde anlattı. Saat 17.00’de yorgun argın pansiyona döndük.

Tekne Turu ile ilgili küçük ayrıntı :

Gezilerimizde özellikle tekne turlarını tercih ediyoruz. Çünkü en güzel bakir koyları, en tatlı deniz altı manzaralarını tekne tekne turlarında yaşıyoruz.

Akşama dışarıda takılmak yerine kaldığımız odanın balkonunda başbaşa şarap akşamı yaptık.

Dinlenceli Bir Gün Daha

Gün içinde pansiyonun bize ayırdığı şezlongda, Palamutbükü’nün bizce en güzel kıyısında deniz keyfi yaptık. Akaşam Şef Restoran’da balık yedik. Tekir ve barbunun tadına baktık. Restaurantta hizmet ve yemekler güzeldi. Fakat çok özel ve bir çok blogda anlatıldığı gibi çok güzel değildi. Sadece taze balık yedik o kadar.

Farkettik ki biz çok tercih edilen ve popüler mekanlardan hoşlanmıyoruz. Bu yüzden oradan kalkıp Sahil Cafe’ye gidip geceye devam ettik.

Gece sonunda plaja girdiğimiz yerin yanında bulunan Salty Lounge Beach Bar’a gittik. Kokteyleri ortalama bir tattaydı. Fakat manzarası çok güzeldi. Palamutbükü Adasının silüetini ay ışığı altında izlemek güzeldi. Ama orada da geceyi bitiremedik. Oradan kalkıp artık müdavimi olduğumuz Whatsapp Bar’a gittik. Whatsapp Bar’ın kokteyleri nefis 🙂

Enfes Tatlar

Gün içinde yine plaj keyfi yaptık. Öğlen bir ara Whatsapp Bar’a gidip Mojito ve hamburger yedik. Mojito güzeldi. Hamburgeri orta lezzetliydi.

Akşam Liman pansiyonun yani kaldığımız pansiyonun odasının terasında, pansiyonun mezelerinden güzel bir sofra kurdu(k). Liman Pansiyo’nun taş üzerinde pişen ahtapotunu yedik. Zeytinyağlı mezeleri bize eşlik etti. Keyifle akşama devam ederken Nebahat Abla fırında pişirdiği bademleri bize gönderdi. Tuzlu kavrulmuş bademler de çok güzeldi. Yan taraftan gelen müzik (yan taraf =Salty Lounge Beach Bar) keyifsiz olsada kendi eğlencemiz biz gibi devam etti ve güzel gecemiz bitti.

 

Datça Merkez’e Devam Edelim

Sabah uyandık, kahvaltımızın ardından Liman Pansiyon’la vedalaşıp Datça merkeze doğru yola çıktık. Datça’da ayarladığımız otele vardık. Kaldığımız yerin adını hatırlayamadım ama temiz ve merkezde bir yerdi.  Otele yerleştikten sonra sahilden Taşlık Plajına yürüdük. Taşlık Plajı merkezde bir plaj. Yürüyerek rahatlıkla ulaşabilirsiniz. Biz biraz yürüyüş yaptı 15-20 dakika denize girip serinledik. Çok sevmedik burayı ama Datça’ya gelmişken yürüyerek rahatlıkla ulaşıp gelebilirsiniz.

Sonra oradan taksiye binip Kargı Koyuna gittik. Kargı koyunda işletmeler mevcut. Ralardan şezlong kiralayıp gün içerisinde güzelce dinlenebilirsiniz. İşletmelerde temiz ve güzel yerler. Ayrıca yiyecekleri falan da lezzetli. Fiyatlarda öyle uçuk kaçık değil.  Burada denizin dibi yosunluk ara ara serin sular geliyor. Dinlenmek ve serinlemek için güzel bir denizdi. Gün boyu dinlenmek için ideal bir yer.

Akşamında Datça merkezde sahilde yürüyüşümüzü yaptık. Tekin Usta Dondurmacısından dondurmamızı yedik. Gelmişken buradan dondurma almanızı öneririm. Çeşit çeşit keçi sütlü lezzetli dondurmalar var. Datça merkezde oturacak ve eğlenilecek çok güzel mekanlar yoktu bizce.  Biz de sahilde dolaşmaya devam ettik. Sahilde Hippiler var, isterseniz onarı da izleyerek güzel zaman geçirebilirsiniz. Biz 1 saat falan izledik 🙂

Datça Teke Turu

Datça’dan da tekne turu yapmadan dönmeyelim dedik ve sabah tekne turuna doğru yola koyulduk. Tekne turu Mesudiye’ye kadar gidiyor. Mesudiye ve Datça arasındaki koyları detaylı görme şansınız oluyor. Çok sevmediğimizi söylemek istiyorum. Öyle ahım şahım bir tekne turu değildi. Mert tour diye bir firma ile gittik. Araba ile zaten ulaşabileceğiniz koylara götürdüler. Biraz da afralı tafralı kişilerdi. Memnun kalmadık ama Datça’ya gelmişken bir tekne turu yapmanızı öneririm. Hem değişiklik olsun hem de deniz havası güzel oluyor.

Akşamında yine sahil turu ve Hippi izleme ile bitirdik günü.

 

Son Gün

Ve son günümüze geldik L Son gün elbette Datça’ya gelmişken görmeden dönmeyelim dediğimiz yer Eski Datça olsu. Gerçi Eski Datça akşamları daha güzel oluyor diyorlar ama artık başka bir zamana diyelim. Eski Datça’nın sokaklarının o güzel dokusu dolaşmanın ve Can Yücel’i anmanın huzuru ile merkeze döndük.

1-2 saat kadar aracımızı bekledik ve atık Dalaman havaalanına transfer ile geçip İstanbul’a dönüş yolculuğumuz başlamış oldu.

Datça ve Palamutbükü bizim için çok özel bir yer oldu. Keyifli zaman geçirebileceğiniz ve bolca dinlenebileceğiniz Datça’yı ve özellikle Palamutbükü’nü tavsiye ederim. Yolunuz düşerse Liman Pansiyon’a selamlarımızı götürün 🙂

Artık yeni evli çiftler İstanbul’daki evlerine dönsünler 🙂

İş Kazağı

 

 

 

 

Back To Top